17 Haziran 2013 Pazartesi

Lanetli Kan (Stoker) 2013

    Stoker 3 hafta öncesinde izlediğim bir film. Yönetmen Güney Koreli Park Chan-wook’un ilk ingilizce filmidir. Oyuncular Mia Wasikowska, Matthew Goode, Nicole Kidman başrolde oynamaktadırlar. Mia Wasikowska India Stoker'ı , Matthew Goode Charlie Stoker'ı (amca), Nicole Kidman Evelyn Stoker'ı (anne) canlandırmaktadır.

 Film Dram, Korku kategorilerine alınmış. India pek annesini sevmiyor ve genellikle çoğu vaktini babasıyla geçiriyor özellikle de avcılıkla. Ve birgün babası India'nın 18. yaş doğum gününde ölüyor ve India cenazede annesinden bir amcasının olduğunu öğreniyor. Amcası Charlie hem büyüleyici hem de gizemli biri. India'nın evinde kalmak zorunda kalıyor ve tek amacı India'yı elde etmek. Peki bir amca neden yeğenine böyle göz dikerki? Herkes onun dünya turu yaptığını sanıyordu ama gerçekten öyle miydi? Sırrını öğrenen herkes ölüyordu, öldürüyordu. India'nın annesini etkileyerek India'ya yaklaşmaya çalışıyordu onu kendine aşık etmeye...  India ise soğuk sessiz bir kız. Amcasının öldürdüğü insanları görünce hiç tepki vermiyor ve içindeki o deli kız ortaya çıkıveriyor. Amcasının ona gönderdiği mektupları okurken şu söz çok ilgimi çekti: '' Biz seninle aynı kandanız India.'' Evet zaten en başından India'nın tıpkı Charlie amcası gibi olduğunu anlarsınız. Fimde amcasının India'yı elde etmeye çalıştığı bölümler var ve direk şu aklınıza gelir: '' Ben o kızın yerinde olsaydım ona çoktan aşık olmuştum.''


 

Amcası India'nın başı dertte olduğunda ona yardıma koşuyor, okuldan onu almak için açık bir arabayla onu bekliyor. İşte bundan sonra India artık kendi karakterini bulmaya başlıyor. Bundan sonraki sahneler pek iyi niyetli değil. Bu yüzden bana göre filmi evde izlemeniz daha iyi olur.
      Bu filmi izledikten sonra aklıma ilk gelen soru: '' Sen olsaydın n'apardın? Aşk mı yoksa intikam mı?'' India zor bir seçimden sonra doğru olanı yapmış ve intikamı seçmişti.

  Film aslında o kadar abartılacak derecede iyi bir film değil. Çok iyi de değil. Ama izlenmesi gerektiğini düşündüğüm bir film. Bu film izlerken zaman sanki hiç geçmeyecekmiş gibi oluyor. Charlie'nin insanları öldürüşünde bile bir gerilim müziği yok ya da ben mi pek duyamadım.. Ama bana göre filmi iyi kılan iki müzik var: '' Summer Wine'' ve '' Becomes the Color''.
            
        
   Summer Wine şarkısının ben Lana Del Rey'in sesine daha çok yakıştırıyorum. Bu filmi izledikten sonra bana tekrar bu güzel müziği dinlememi hatırlattığı için bu filme teşekkür ederim. En güzel sahnesi benim için son sahneydi India'nın şerifi peşine taktığı sahne. Şerif onun arabası durunca India ile konuşur ve filmin son saniyelerinde India ona '' Sizi etkilemek için hızlı sürdüm'' der ve pat! Şerifi öldürmeye çalışır ve film bittiğinde Becomes the Color çalar. Bir müzik son sahneye bu kadar mı çok yakışır dedirtti bana doğrusu...

           
 Ayrıca eklemeden geçemeyeceğim bir konu daha var. Bu filmin adı Stoker. Türkçe adı Lanetli Kan. Bu filmin adı neden lanetli kan diye çok düşündüm. Ve direk aklıma bu sahnesi geldi. Bu sahneyi ilk gördüğümde India'nın şarabı içişi boğazımı düğümlemiş ve içimden '' Off bu ne ya kadın kan mı içiyor yoksa'' demiştim. Akrabalıkla geçen kan India'yı da etkilediği için bu filme bu ad verilmiş şuan anladım.. :)

           Eğer bu filme bir not vericek olursam 6.5/10 verirdim. Akılda kalır bir sahnesi pek yok. Oyuncular çok soğukkanlı ve filmin sıkıcı olmasına neden olan bir etken.. Ne çok iyi ne çok kötü bir film ama izlemeye değer...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder